Doğanın Dili
Fotoğraf Sergisi
7 Mart – 19 Mart 2020 – Açılış: 18:00
Görmek, Algılamak, Dönüştürmek
Görmek, salt fizyolojik bir olgu olarak değerlendirilemez. Etrafımızda olan biten her şeyi herkes aynı biçimde görebilir fakat aynı biçimde algılayamayabilir. Gördüklerimiz hakkında edinilen en ufak bir ön bilgi, algıya etki eder, görüleni başkalaştırır. Anlama ve algılama edimlerinin temel süreci olarak tanımlanabilecek akıl yürütme, Schopenauer’un ifade ettiği gibi dişil bir süreçtir. Yani, önce alır, depolar, sonra verir. Yani çevrede olan biten her şey beyin için enformasyona dönüşür, ardından bu enformasyon yardımıyla görülenin rafine edilmesi sağlanır. Deneyimlerimizle, ön bilgilerimizle gerçekleştirdiğimiz akıl yürütme, verili bir dünyayı görmemize ve algılamamıza yarar. Ama burada her zaman bir görelik durumu söz konusudur. Deneyimlerimiz ve bilgiyi saklama biçimimiz birbirinden farklı olduğu için algıda oluşan farklılıklar, aynı şeye baksak da farklı şeyler görmemize neden olabilir. Örneğin bir ağaç gövdesi veya bir taş herkes için aynı algısal sonucu yaratmayabilir. Çok uzaktan gördüğümüz bir figürün insan mı, hayvan mı, bitki mi olduğunu anlayabiliriz, hatta yine çok uzaktan gördüğümüz bir figürün Ali mi, Ayşe mi olduğunu bile anlayabiliriz, ama çok yakından baktığımızda aynı kesinlikte bir sonuçtan uzakta olabiliriz. Bunun nedenini uzakta olan bitenlerin verili olmasıdır. Bizden uzakta görülen her şey yaşamımız boyunca edindiğimiz bilgilerle tanımlanmıştır ama paradoksal biçimde yakındakine yabancılığımız daha baskındır. Dolayısıyla yakında olan uzaktakine göre daha gizemli, daha bilinmez ve daha yabancıdır.
Erdem Arcan, gündemine aldığı tüm bu riskli görsel alternatifleri fotoğrafa dönüştürerek, tesadüf olmaktan çıkarıyor ve yakın plan görsellerinde de verili sonuçlar yakalamayı başarıyor. Yüzeyi küflenmiş bir taşın, derin bir yarığı sonlandıran ya da başlatan bir budağın, asfaltın üzerine öylece sıçramış bir lekenin sadece bir “şey” olmadığını, zihnimize bir zamanlar yerleşen öykülerle, anılarla vücut bulabileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Üstelik izleyenlerin akıl yürütmelerini ve algı süreçlerini yönetmek gibi zor bir işi başararak yapıyor bunu.
Prof. M. Reşat Başar